Reklam
Bugun...
Reklam
Advert


Siz Sordunuz, Uzman Doktor Yanıtladı
Sizlerden gelen soruları Özel Çakırtepe Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ömer Faruk Barçak yanıtladı.

Siz Sordunuz, Uzman Doktor   Yanıtladı

Geçtiğimiz hafta gazetemizde başlatmış olduğumuz sağlık köşesinde, sizden gelen ve sizlerin merak ettiği sağlık sorunlarıyla ilgili soruları Özel Çakırtepe Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ömer Faruk Barçak yanıtladı.

1. Romatizma hava durumunu nasıl tahmin ediyor ?

İnsan biyometerolojisi adı verilen hava durumuyla insanlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalı mevcuttur. Sağlık sorunlarının hava koşullarından etkilendiği bilgisi Hipokrata kadar dayanan bir gerçek. Romatizma hastalarının çoğunun yağmurlu havada ağrıdan şikayet ettikleri bilinmektedir. Bize gelen hasta yakınmalarının biri de Kemal Sunal filmindeki gibi yağmur yağacağı zaman ağrılarım artıyor şeklinde. Soğuk ve yağışlı havalarda hava basıncı değişiklikleri nedeniyle özellikle eklem romatizmalı hastaların ağrıları artabilir. Romatizmalı hastalarda bozulmuş eklemlerdeki basınç alıcılarında hasar oluştuğundan, hasta ufak bir hava basıncı değişikliğine dahi daha duyarlı hale gelir. Bu yüzden özellikle yağışlı havalarda bu hasta grubunda ağrılar artar. Aynı zamanda soğuk hava sebebiyle kasların kasılmasıyla kaslarda kısalma olur ve bu kaslara giden kan dolaşımı bozulur. Rahmetli Kemal Sunalın Rıfkı karakteri de bu bilimsel gerçeklikle yağmur tahmini yapmıştı. Yine de hava durumu tahmini meteroloji uzmanlarına bırakmak gerekir.

 

2. Soğuk hava romatizmayı tetikler mi ?

Hastaların büyük bir kısmının romatizması hava değişikliklerinden etkilenmektedir. Soğuk veya iklim değişiklikleri romatizmaya neden olmaz sadece romatizmanın neden olduğu ağrıyı artırabilir. Hava durumuna hassas olan romatizmalı kişiler özellikle soğuk havalardan etkilenirler. Fırtınadan veya yağmurdan önce ağrıları artabilir. Hava durumu stabil hale gelince şikayetler de azalır.

 

3. Rutubet romatizma yapar mı ?

Rutubet hiçbir şekilde romatizma yapmaz. Rutubet romatizmayla ilgili hissettiğimiz ağrıyı arttırabilir. Bir hassasiyet varsa yani bir romatizmal hastalık varsa ağrıyı arttırır. Romatizmal hastalıklar bilinenin aksine bölgemizde diğer bölgelerden belirgin bir farklılık göstermez. Romatizmal hastalıklar her bölge ve iklimde benzer sıklıkta görülür.

 

4. Romatizma hastalığında alternatif denilen tedaviler hastalara zarar verir mi? Tedavide gecikmeye sebep olur mu?

Tanının erken konması hastalığın iyileşmesi için önemli. Ancak geleneksel yöntemlerle vakit kaybedilirse ilaçla dahi geri dönüş mümkün olmuyor. Romatizmal hastalıklar erken teşhis edilip doğru tedaviye başlanırsa hastalığın kas iskelet sistemi üzerindeki yıkıcı etkileri oldukça azalmakta . Bitkisel tedavilerin romatizmalar üzerinde iyileştirici etkisi bilimsel verilerle desteklenmemiştir. İyileştirici özelliği kanıtlanmış bitkisel tedaviler veya alternatif tedavi yöntemleri hekimler tarafından zaten bilinmekte ve uygulanmaktadır.

 

5. Romatizma yaşlı olduğu kadar gençlerin de hastalığı

 

Eklem kireçlenmeleri daha çok yaşlılarda görülmekle birlikte, birçok romatizmal hastalık genç yaşlarda başlamakta. Özellikle omurga romatizmaları genç erkekleri etkilerken, eklem romatizmaları doğurganlık çağındaki kadınlarda daha sık görülüyor. Genç erkeklerde görülen bel ve kalça ağrıları maalesef mekanik sebeplere ve bel fıtığına yorulup, romatizma düşünülmemekte. Omurga romatizmalar genellikle 20li yaşlarda başlamaktadır. Bu da çok erken yaşlarda omurga hareketlerinin kısıtlanmasına ve kişinin sakat kalmasına neden olabiliyor. Özellikle bel ağrısından yakınan genç yaş erkeklerin mutlaka omurga romatizması yönünden değerlendirilmesi gerekir.

 

6. Ağrılarılardan kendi kanınızla kurtulabiliceğiniz tedavi :PRP

 

İnsan vücudunun hastalıkları iyileştirme potansiyeli olduğu artık biliniyor. Kişinin kendi kanıyla iyileşmesine imkân veren PRP tedavisi ilaç yerine bu potansiyeli kullanan yeni bir tedavi yöntemi. Kas-iskelet sistemi yaralanmaları ve hastalıklarının iyileşmesinde kullanılan bu tedaviyle diz kireçlenmeleri, dizde bağ ve menisküs hastalıkları, omuz hastalıkları, omuz tendon yırtıkları, kas yaralanmaları, tenisçi dirseği, topuk dikeni, bel fıtığı, disk kireçlenmeleri tedavi edilebilmektedir.

 

hastadan damar yolu ile yaklaşık 10-50 cc kadar kan bu iş için özel olarak hazırlanmış pıhtılaşma önleyici ilaç ihtiva eden tüplere alınır, alınan kan tüp ile özel santrifüj işleminden geçirilir ve bu işlem yaklaşık 15 dakika sürer. Santrifüj işleminden sonra kanın trombosit dışındaki hücreleri tüpün dibine çöker. Üzerinde trombositten zengin sarı renkli bir plazma sıvısı kalır. Bu üstte kalan sıvının dip kısmında trombositlerin daha da yoğun olduğu yaklaşık 2 cc lik bir bölüm vardır ve özel sistem sayesinde her milimetre küpünde yaklaşık 1-2 milyon trombosit hücresi olan plazma enjeksiyonun uygulanacağı enjektöre çekilir. Son olarak enjeksiyon yapılmadan önce bu plazmaya trombositleri aktive edecek ilaç (özel aktivatörler) eklenir. PRP artık hazırdır ve bu aşamadan sonra bekletilmeden uygun teknikle istenilen bölgeye uygulanabilir.

 

7. Kış aylarında fizik tedavi yapılır mı ?

 

Hemen hemen her romatizma hastasının şikayetleri özellikle soğuk kış aylarında artış göstermektedir. Fizik tedavi uygulamaları içerisinde yüzeyel ve derin sıcak uygulamalar, elektrik akımları, masaj, hidroterapi ve egzersiz programları yer almaktadır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da tedaviye doğru zamanda ve olabildiğince erken başlanılması önemlidir. Fizik tedavi uygulamaları sonrası 15-20 dakikalık istirahat ve hava şartlarına göre korunarak merkezden çıkılması uygun olacaktır.

 

8. Stres bel, boyun fıtığı yapıyor

 

Dilimize yerleşmiş bir söz vardır, hepimiz bunu söylemişiz veya duymuşuzdur. Beni fıtık ettin cümlesi bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Aşırı hassas-titiz-alıngan-içine atan duygusal mizaçta olmak, mükemmeliyetçilik, kronik sinirsel gerginlikler, uzun süreli öfke, endişe, korku taşıyanlar, kronik mutsuz depresif insanlarda bel ve boyun fıtıkları daha kolay oluşuyor. Stres anında kaslar geriliyor ve omurga korunaksız hale geliyor. Diskler üzerinde yüklenme ve basınç artışı oluşuyor. Bu durumda yapılan en ufak bir ters hareket disklerin şişmesine, içindeki koyu kıvamdaki sıvının dışarı taşmasına sebep oluyor. Bu da sinirlere baskı yapıyor. Sonuç bel, boyun ağrısı ve fıtıklar olarak karşımıza çıkıyor. Geceleri dişini sıkan insanların boyunlarına 300 kilogram civarında yük binmektedir. Son yıllarda stres ve gergin dönemler sonrası tetiklenen boyun ve bel ağrılarına sık rastlamaktayız.

 

9. Her yerim ağrıyor sendromu : Fibromiyalji

 

Her yerim ağrıyor, güçsüzüm, bitkinim, geceleri çok sık uyanıyorum ve geç uyuyorum, sabah uyanınca yorgunum, bütün vücudum tutulmuş, kaslarım ve kemiklerim ağrıyor, sabah ellerim şiş ve uyuşuk diyorsanız fibromiyalji hastası olabilirsiniz. Fibromiyalji Özellikle sırt, boyun, omuzlar ve kalçalarda belirgin olmak üzere yaygın kas-eklem ağrısı, yorgunluk, sabah tutukluğu ile karakterize kronik bir kas iskelet sistemi hastalığıdır. Fibromiyalji erişkin yaşlarda yüzde 5 oranında görülmekte. Fibromiyalji titiz ve stres altına giren kadınlarda daha sık görülüyor. Meneapoz döneminde sıklık artmakta. Bununla birlikte erkeklerde ve çocuklarda da görülebilmektedir. Tedavide hasta bilinçlendirilmesi en önemli adımı oluşturuyor. Hastalığın yaşamı tehdit etmediği ve sakatlığa neden olmadığının anlatılması

 

gerekiyor. Tedaviyle ağrı kontrolü sağlamak için ağrı kesiciler, lokal sıcak ve fizik tedavi uygulamalarının yanı sıra elektriksel akımlardan oluşan fizik tedavi yaklaşımları ve masaj gibi çeşitli yöntemlere başvuruluyor. Eğer uyku bozukluğu ve depresif yakınmalar varsa antidepresanlar kullanılıyor. Ağrı ve yorgunluğu azaltmak için düzenli egzersiz yapılması oldukça önem arz etmekte. Özellikle öğleden sonra ya da akşam saatlerinde yapılan egzersizlerle de hastalar kendilerini daha iyi hissedebiliyor. Yürüme, yüzme veya bisiklet gibi düşük etkili hafif aerobik egzersizler öneriliyor. Fibromiyaljide çeşitli lokal enjeksiyon uygulamaları da yapılabiliyor

 

10. Bel fıtığında yanlış ve doğru bilinenler

 

Bel fıtığı ağır kaldıran kişilerde görülür. Fakat bilinenlerin aksine bel fıtıkları en ağır kaldıranlar kadar hareketsiz, kasları zayıf, masabaşı çalışanlarda görülür. Bir diğer konu da istirahat süresidir. Bilinenin aksine uzun süreli yatak istirahati bel fıtıklarında önerilmemektedir. Önemli olan hastanın en kısa sürede tekrar normal günlük aktivitesine kavuşması ve işinin başına bir an önce dönmesidir. Uzun süreli istirahat bir yandan adalelerin zayıflamasına yol açarken diğer yandan hasta psikolojisini olumsuz yönde etkiler. 3 günlük yatak istirahati genellikle yeterli olmaktadır. Korse ise bel kaslarının görevini aldığı için bel kaslarını zayıflatıyor. İdeal olansa bel kaslarının güçlü olmasıdır. Kas ağrısının yoğun olduğu dönemlerde uzun saatler ayakta kalma ve yolculuk gibi durumlarda 2 haftayı geçmeyecek şekilde korse takılabilir. Bilinen aksine sert yerde yatmak sırt ve bel kaslarının tutulmasına neden olduğu için yarar yerine zarar getirir. İyi bir yaylı yatakta, tercihen ortopedik bir yatakta yatmak en iyisidir. En iyi yatış pozisyonu ne diye sorulursa hastanın en rahat ettiği pozisyon en iyisidir. Hastalar genellikle yan yatıp bacaklarını karınlarına doğru çektiklerinde daha rahat ederler, çünkü bu pozisyonda yatarken omurların arası açılacağından bacak sinirlerine olan bası azalır. Eğer hasta sırtüstü yatmak isterse belinin altına bir yastık koyması ve bacaklarını yüksek bir yere uzatması daha uygun olur. Bel çektirme ile bel fıtığı geri gider, hasta rahatlar şeklinde yanlış bir bilgi mevcut. Bel çektirme sadece omurların arka uzantılarının birbirleri arasında yaptıkları eklemlerdeki kaymalarda faydalıdır. İleri derecede bel fıtığı olan kişilere yapıldığında fıtığın kopmasına ve hasta için felç tehlikesinin ortaya çıkmasına sebep olur. Fizik tedavi esnasında ağrı olursa bırakılmalıdır görüşü yanlıştır. Fizik tedavinin özellikle ilk üç gününde ağrıların artması normaldir, sabırla devam edilmelidir.

 

11. Fizik tedaviyle ilgili doğru ve yanlış bilinenler

 

Fizik tedavi yani fiziksel tıp, derin ısıtıcılar, yüzeysel ısıtıcı ve soğutucu ekipmanlar, elektrik akımı, ışınlar veya manyetik alan oluşturan cihazlarla, vücudumuzdaki gelişmiş olan fonksiyonel yetersizliğin ve kas iskelet sistemine bağlı ağrılı durumların tedavi edilmesidir. Hastanın durumuna ve ihtiyacına göre uzman hekim tarafından düzenlenen tedavi programına göre uygulanır. Her seans ortalama 60 dakika sürmek üzere toplam 20 seans uygulanır. Fizik tedavi de vucudunuza ağrıyı dindirmeye yönelik ısı tedavileri, ağrı kesici elektrik akımları uygulanır, bu sırada ağrı hissetmezsiniz. Elektrik akımı uygulanırken hafif bir karıncalanma hissedebilirsiniz. Ancak hastada eklem kısıtlılığı mevcutsa, örnek olarak dizde bir kısıtlılık varsa, germe egzersizleri yapılacağından hafif ağrı olabilir. Uygulanan tedavi ile vucuda radyasyon

 

verilmez. Ancak özellikle sıcak uygulamalarda uygulama yapılan alanda iltihap (enfeksiyon) ve tedavi edilmemiş kanser odağı olmamalıdır. Fizik tedavi kemik erimesi yapmaz. Aksine lokal kemik erimesi olan durumlarda tedavi amaçlı kullanılabilir. Fizik tedavi yöntemleri vücuda zarar vermez, bağımlılık yapmaz. Ancak fizik tedavi ile ağrılarınız rahatladığı için bir süre sonra tekrar aynı rahatlama için tekrar fizik tedaviye girmek isteyebilirsiniz, bu endişelenilecek bir durum değildir. Tekrar ilaç kullanmaktan ise fizik tedavi almak çok daha iyidir.

 

12. Her bel ağrısı fıtık mıdır ?

 

Beli ağrıyan hastanın aslında % 4’ünün ağrı sebebi bel fıtığı, beli ağrıyanların yüzde 97’sinin nedeni mekanik (yüklenme, zorlanmaya bağlı) yüzde 1’inin ağrı sebebi tümör, enfeksiyon, ya da iltihabi romatizmalar. Yüzde 2’si böbrek taşı, kadın hastalıkları ve doğum, safra kesesi gibi sorunlarda ağrı çekiyor. Beli ağrıyanların %70’inin aslında temel sorunu kasları, hasta kaslarını uygun egzersizlerle kuvvetlendirir, oturuşunu düzeltirse bel ağrısı kalmıyor. Hastaların kafasını en çok karıştıran çekilen MR görüntüleri. Yapılan çalışmalar göstermiş ki 45 yaş üstü insanların MR’ları çekildiğinde bile %65 oranında bel fıtığına rastlanmakta. Eğer gerçekten bel fıtığı her zaman ağrı yapsaydı toplumun %65’i neredeyse her anını bel ağrısıyla geçiriyor olacaktı. Dolayısıyla MR’da görülen her fıtık sorun yaratmıyor, bel de ağrıtmıyor. Yaş ilerledikçe omurgamızdaki değişiklikler yalancı bir fıtık görüntüsü ortaya çıkarabiliyor. Yoğun olarak kullandığımız omurgamızdaki yıllar içindeki bozulma yıpranma da fıtık görüntüsüne neden olabiliyor. Hasta MR’daki görüntüye rağmen hiçbir belirti yaşamayabiliyor.

 

13. Kaplıca her kas iskelet ağrısına iyi gelir mi?

 

Sıcak, madensel yeraltı sularının tedavi edici etkilerinden, banyo veya kısmi banyo şeklinde yararlanılmasına "Kaplıca Tedavisi" denir. İltihabi romatizmal hastalıkların alevli dönemlerinde kaplıca tedavisi uygulamak uygun değildir.

 

14. Topuk dikeni tedavisi nasıl yapılır ?

 

Topuk dikeni aşırı kilolu olanlarda, uzun süre ayakta kalanlarda, bazı romatizmal hastalıklarda, osteoartrozlu kişilerde, gebe bayanlarda, yüksek topuklu ayakkabı giyenlerde, uzun süreli yürüyüş yapanlarda sık görülen bir rahatsızlıktır. Topukta baskı ve yürümekle artan ağrı vardır. Topuk dikeni tedavisinde istirahat, romatizmal ilaçlar, silikon tabanlıklar, lokal enjeksiyonlar ve eswt yöntemlerini uygulamaktayız. ESWT yöntemiyle kısa sürede sonuç alıyoruz. ESWT tedavisi kısaca şok dalga tedavisidir. Vücut dışında oluşturulan güçlü ses dalgalarının çelik başlıklı bir tabanca vasıtasıyla vücudun istenilen bir bölgesinde odaklanmasına dayanan operasyon gerektirmeyen uygulama şeklidir. Genellikle 3-5 seans yapılmaktadır. Seanslar sonunda yüksek oranda iyilik hali oluşup hastaların yaşam kalitesi artmaktadır.




Bu haber 3163 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YORUM YAZ

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANAN HABERLER
YUKARI